Top Social

Türkiye'de Komünizmin yayılmasında Sabetaycı gizli Yahudilerin payı... Kamal Atatürk'ün Komünist akrabaları | Mehmet Fahri Sertkaya

akademi dergisi, gerçek yüzü, gizli yahudiler, Mehmet Fahri Sertkaya, Mustafa Kemal Atatürk, reşat fuat baraner, sabetayistler, türkiye komünist partisi (TKP),

Duydunuz mu?


Türkiye Komünist Partisi (TKP)’nin önderlerinden Reşat Fuat Baran-er, Sabetayist gizli Yahudi Kamal Atatürk ile anne tarafından akrabaymış...

Yıllardır "Türkiye'ye komünizmi Sabetaycı Yahudiler ile Kürt Yahudileri getirdi" deyip duruyor ve çeşitli deliller yayınlıyoruz da, insan TKP önderlerinden Baran-er'in de Sabetaycı Adıtürk ile akraba olduğunu kaç senedir yazmaz mı... Gerçekten çok kırıldım şimdi... 

Ben az önce haberdar oldum. Kadrosunda çok sayıda Sabetayistin bulunduğundan şüphe ettiğim Oda TV'de yazılmış bu gün bu iddia...

Çok da yakın akrabalarmış. Baran-er'in annesi Adıtürk'ün annesi Zübeyde'nin kardeşiymiş.

İşte Oda TV'nin söz konusu haberi:

➥ Akrabalık ilişkileri, özellikle de ''soyadı kontenjanı''nın (Doç. Dr. Barış Doster hocamız bu tabiri sık sık kullanmaktadır) sağlam bir referans sayıldığı ülkemizde bu nimetleri elinin tersiyle iten, bunları bir avantaj ya da övünç olarak kullanmayan bir kuşağın önde gelen bir isminden söz edeceğiz. Türkiye sosyalist hareketinin önemli bir ismi, Türkiye Komünist Partisi (TKP)’nin önderlerinden Reşat Fuat Baraner’den…


12 Ağustos 48. ölüm yıldönümüydü Baraner’in. Anne tarafından Mustafa Kemal Atatürk ile akrabadır. Ama, bunu hayatının hiçbir alanında, işkenceden kurtulmak için bile kullanmamıştır.

1900’de Selanik’te doğdu. Babası Ağır Ceza Reisi Ahmet Fuat Bey, annesi de Mustafa Kemal’in annesi Zübeyde Hanım’ın kardeşiydi. İ.Ü. Fen Fakültesi’nde okuduğu yıllarda mütareke yıllarının şartları içinde anti-emperyalist öğrenci eylemlerine katıldı, öncülük etti.

Dr. Şefik Hüsnü Değmer’in lideri olduğu TİÇSF (Türkiye İşçi Çiftçi Sosyalist Fırkası)’de ve Kurtuluş dergisinde çalıştı. 1919 sonlarında kimya öğrenimi için gittiği Almanya’da Spartakistlerden etkilendi. Daha sonra Sovyetler Birliği’ne giderek Lenin Akademisi’nde Marksist kuram ve ekonomi-politik okudu.

1930’da Türkiye’ye döndü, “komünizm lehine faaliyetlerde bulunduğu”gerekçesiyle İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nce 4 yıl hapse mahkum edildi. 1933’te Cumhuriyet’in 10. yılı affıyla serbest kaldı. TKP 3. Kongresi’nde (Şubat 1932) gıyaben TKP Merkez Komite (MK) Üyesi seçildi. Bir süre yurtdışında bulundu. 1937’de gıyabında 6 ay hapis cezası verildi.

2. Dünya Savaşı yıllarını başında TKP Plenum kararıyla İcra Komitesi Sekreterliğine getirildi.

Mart 1944’de İstanbul’da yakalandı. 1944 tevkifatında 64 arkadaşıyla birlikte yargılandı, 9 yıl hapse mahkum oldu. 1950’deki affa kadar Ankara ve İstanbul hapishanelerinde yattı.

Tahliyesinden sonra TKP MK ve İcra Komitesi Üyesi olarak 1951 tevkifatında yeniden tutuklandı. 7 yıl hapse ve 2 yıl 4 ay sürgün cezasına çarptırıldı.

TKP’nin önemli düşünce ve eylem adamı olan Baraner, özellikle 2. Dünya Savaşı yıllarında komünist hareketin anti-faşist mücadele dönemine damgasına vuran bir isim oldu.

Özellikle Türkiye’de bulunan kadrolarca yaşadığı dönemde Şefik Hüsnü’den sonraki önder olarak kabul edilmiştir.

TİP’i desteklemiş ancak TİP yönetimini eleştirmekten de geri durmamıştır. Bu yıllarda “TKP Dış Büro”nun başında olan Zeki Baştımar tarafından partiden ihraç edilmiştir.

Hapis yıllarında çeviriler yapmış, Yeni Edebiyat’ta “Ali Rıza Çelik” takma adıyla yazmıştır.

‘Faris Erkmen’ imzasıyla yayınlanan “En Büyük Tehlike” adlı broşür (Ressam olan Erkmen, TKP’nin legal yayın faaliyetlerine en önemli katkı koyanlardandır) ve Eşi Suat Derviş (Saadet Baraner)’in imzasıyla yayınlanan “Niçin Sovyetler Birliği’nin Dostuyum”u da Reşat Fuat Baraner’in yazdığı söylenmektedir.

Türk Solu’nda da yazmış, ölümünden kısa bir süre önce Devrimci Kuruluşların Güç Birliği (Dev Güç)’nin oluşumuna da ön ayak olmuştur.

''ATATÜRK’ÜN AKRABASI OLDUĞUNDAN BAHSETMEMİŞTİ''

İki yabancı dil bilir; yüksek kültürlü, yeteneği sayesinde devlet bursuyla Almanya’da okumuştur. Atatürk’ün yakın akrabasıdır ama hayatında bir kere bile bundan bahsetmemiş, bunu bir ayrıcalık olarak kullanmayı aklının ucundan dahi geçirmemiştir.

Atilla Akar, “Bir Kuşağın Son Temsilcileri-‘Eski Tüfek’ Sosyalistler” kitabında Baraner’in Darülfunun’a sıradan bir vatandaş gibi başvurduğunu ve geri çevrildiğini, Ankara Valisi’nin araya girip, Atatürk’ün akrabası olduğu anlaşılınca tüm kapıların açıldığını belirtmektedir.

Akar, aynı kitapta; ilk tevkıfatında (tutuklama) emniyette işkence gören Reşat Fuat’ın Atatürk’ün akrabası olduğunu duyan polislerin önce inanmadığını, fakat bilgi kesinleşince kendi tabiriyle ‘anasına edilen küfürlerin birdenbire durduğunu’ aktarmaktadır.


(Baraner cenazesi_13 Ağustos 1968.sagdan sola Hikmet Kıvılcımlı, Bulgar göçmeni bir komünist, Suat Şükrü Kundakçı, Şaban Ormanlar ve Mihri Belli)

''BUNDAN BÜYÜK RÜTBE VAR MIDIR?''

Hakkında yazılan Komintern raporu, kendisinden “parti tabanında herkesin sevgi ve saygısını kazanmış bir lider” olarak bahsetmektedir. Parti için çekişmelerin yoğun olduğu o dönemde, TKP’nin en zor ve çetin döneminde liderlik yapmıştır. Umut veren, morallerini yükselten ve toparlayan bir kadrodur. Ve belki de en önemlisi ayakları Türkiye toprağına basan, 68’in devrimci gençliğine de ilham veren bir isim olmuştur. TKP’nin önde gelen isimlerinde, 2014 yılı sonunda kaybettiğimiz Rasih Nuri İleri ve Sevim Belli de 2013 yılında kendileriyle yaptığımız görüşmelerde Baraner’in mücadelesinden ve önderliğinden saygıyla söz etmişlerdi.

TKP’nin bir diğer önder ismi Dr. Hikmet Kıvılcımlı, “Devrim Zorlaması Demokratik Zortlama” adlı kitabında sosyalist kuşağı 4 başlık altında toplamış ve Baraner’i Nazım Hikmet ile birlikte “Eski Sosyalistler” (1925 -1945) olarak nitelendirmiştir.

Kvılcımlı, Ağustos 1968’de kaleme aldığı yazısında yoldaşları Şefik Hüsnü ve Reşat Fuat Baraner’den “İki Temel Direği” diye söz etmekte ve şöyle devam etmektedir:

“Şefik Hüsnü ve Reşat Fuat o ‘mutlu-kutlu’, ‘başarılı’ hatta ‘aşırı’ mitlaufelerden (sempatizanlardan) değildirler. Sık sık boğucu savaşlarda kılıç artığı olmuş, yenilmiş, ama yok edilememiş: Sen, ben, bizim oğlanlardır…

Şefik Hüsnü ve Reşat Fuat inanç boğazını geçince, kaçacak bir tek sal bırakmayan arkadaşlık er meydanının erleridirler. Proletarya sosyalistidirler. Onların arkadaşlıklarına başka ad gerekir…

Şefik Hüsnü ve Reşat Fuat, gelgeç varlıkları zamanında olduğu gibi, ebedi varlıklarında da yan yana ve baş başa, devrimci insancıl yolun iki ölmez jalonu, yol gösterici şaakülü olarak hayırla anılacaktır. Devrimci için bundan büyük rütbe var mıdır?”

Mustafa Suphi, Ethem Nejat, Şefik Hüsnü, Hikmet Kıvılcımlı, Reşat Fuat Baraner, Mihri Belli ve diğerleri… Bu topraklarda sosyalizmin yeşermesi için bir ömür veren, kibirden uzak, mağduriyet şovu yapmayan, imtiyaz beklemeyen düşün ve eylem insanları… O’nlar Soner Yalçın’ın tabiriyle “Susarak konuşan erdemli bir kuşağın mensupları”. Saygıyla anıyorum.

Şenol Çarık

Odatv.com

DİKKAT! Bizi, Facebook ve benzeri sansürcü Amerikan/Siyonist sosyal ağlarından sağlıklı şekilde takip etmeniz mümkün değil. Telegram yazılımı kurarak, oradaki Akademi Dergisi grubumuza takipçi olmanız, en doğru davranış olur. Telegram Akademi kanalının adresi: www.t.me/AkademiDergisi
ilk yorumu sen yap
Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.