mustapha kemal ataturk |
" Dünyada özellikle diasporadaki Yahudilerin kendilerine aldıkları soyadlarında bir benzerlik vardır. Soyadları genelde berg, man ve men ekleriyle biter. Örneğin ünlü Amerikalı Yahudi yönetmen Steven Spielberg gibi...
Peki bizde neden bazı aileler, kendilerine man men ve berk takısı olan soyadlarını aldılar. "
_____
Bana Soyadını Söyle Sana Kim Olduğunu Söyleyeyim!
Nereden geliyor hepimizin ikinci isimleri... Dönüp başa baktığımızda, her zamanki adaletsizliğin soyadlarımızda da olduğunu görüyoruz. Önce elitlere ve asil ailelere, yağlı ballı soyadları dağıtıldı. Sonra kalan siyah Türklere ise verilen listeden ne denk gelirse o soyadı olarak takıldı. Çok tuhaf olanlar da buradan yadigar kaldı: Yalak Memeci, Hıyarcı, Dönek, Sıçan, Korkak Kıro, Kalça, Damızlık, Angut, Eşekcanbazı, Öküz, Tavuk, Gıcık, Öldürür, Şebek..
Ülkemizde ışık hızıyla değişen gündemi örneklemek için hep şu örneği verirdim. 'Bizdeki bir haftalık gündemle Norveç bir yıl idare eder.' Sanki birileri duymuş olacak ki Norveç de, Güney ülkelerinin bir türlü başlarını alamadıkları terör belasına çattı. Şimdi mutlu ve huzurlu Kuzey ülkesi de bizim gibi diken üstünde uyuyacak. Ne yazık... Bu hafta izninizle akıp giden gündemin biraz dışına çıkayım. Uzun zamandır yazmak istediğim bir konuya gireyim.
VAHİM HATA MAZERETİ
Türkiye'nin en çok hata yapan kurumu herhalde Nüfus müdürlükleridir. Hem isimlerimiz hem soyadlarımızda o kadar çok ve vahim hatalar yapılır ki!
Mazeretini de hemen üretiveririz. 'Bizim soyadımız aslında şu olacaktı ama nüfus memuru yanlış yazmış böyle olmuş' diye...
Oysa gerçekte öyle midir? nüfus memurları bu kadar sık ve büyük hatalar yapar mı?
Hayır! İşin aslı pek öyle değil. Yani o kadar basit değil!..
O halde soyadı meselesine şöyle bir uzanalım mı? Ne dersiniz?
Soyadı Kanunu 21 Haziran 1934'te çıkarken gerekçesi basitti. Giderek artan bu nüfusta, vatandaşların birbirinden ayırt edilmesi ve özellikle miras ve tapu işlemlerinde kolaylıklar sağlanması için soyadı alma zorunluluğu getirildi.
Ayrıca yine aynı kanunla hafız, efendi, ağa, hacı, molla, hoca, bey, hanım, hanımefendi, paşa, hazret sıfatlarının soyad olarak alınması yasaklandı.
Peki soyadlar nasıl tescil edilecekti?
ÇEKİRDEK AİLEYE ÖZELDİR
Önce devlet zevatına soyisim bulundu. Birbirinden heybetli ve gösterişli soyadları onlara verildi. Tengirşenk, Conker, Çakmak, Peker, Özalp...
Şimdi burada biraz duralım. Çalışma arkadaşlarının büyük bir çoğunluğuna soyadlarını Atatürk verdi. Ama bir şartla! Onun verdiği soyadını çekirdek ailenin dışında kimse alamayacaktı. Örneğin babası bir Saraç olan Başbakanımız Şükrü Bey'e Saracoğlu ismini Atatürk bir kağıt paranın üzerine yazarak ve imzalayarak verdi. Ama dikkat edin...
Başbakan Şükrü Bey'in soyadı c harfiyle yazılır. Ç ile değil. Yani Saracoğlu ismini sadece o ve ailesi kullanabildi. Aynı şekilde Atatürk'ün kız kardeşi Makbule Hanım da Atatürk soyadını alamadı. Atadan soyadı verildi.
Bir başka örnekle devam edelim. İsmet Paşa'ya da savaş kazandığı bölgenin adı verildi. Ama İnönü soyadını kardeşi bile kullanamadı. Onlar da Temelli soyadını aldılar.
Bir de Tarım Bakanı Reşat Muhlis Erkmen gibi az kalsın kazaya uğrayacak olanlar var. Atatürk bir sebepten dolayı Tarım Bakanı'na çok kızdı. Tam o sırada Tarım Bakanı, Atatürk'ten kendisine soyadı vermesini istedi. Paşa da 'Senin soyadın 'Eşek' olsun,' deyiverdi. Bakan, 'Aman Paşam nasıl olur,' deyince, Atatürk 'Ee, sen Tarım Bakanı değil misin? Toprağı eş, ek,' dedi. Ama bu şaka uzun sürmedi ve Tarım Bakanı Erkmen soyadını almayı başardı.
BERK'LE BİTEN SOYADLAR
Atatürk'ün soyadına geleceğim. Ama önce asıl meseleye gelelim. Hep tartışılan konuya...
Dünyada özellikle diasporadaki Yahudilerin kendilerine aldıkları soyadlarında bir benzerlik vardır. Soyadları genelde berg, man ve men ekleriyle biter. Örneğin ünlü Amerikalı Yahudi yönetmen Steven Spielberg gibi...
Peki bizde neden bazı aileler, kendilerine man men ve berk takısı olan soyadlarını aldılar.
Sabetayizmle bir alakası olabilir mi?
Cevabını siz araştırın. Ama şu kadar ipucu vereyim.
Ailesinin sabetayist olduğunu açıklayan sanayi devi Halil Bezmen'in yaptığı iş bez üzerineydi. Ona 'men' eki verilmesi tesadüf olabilir mi? Veya Dönmez soyadını taşıyan bir çok ailenin sabetaycı olduğunu eklememde de sanırım bir sakınca yok...
Sabetayizm demişken gazeteci ağabeyimiz Sabetay Varol'u da atlamayalım... Babası Varol soyadını aldıktan sonra oğluna nasıl bir heyecanla Sabetay ismini vermiş siz düşünün artık... İkisi birleşince adeta bir slogan çıkıyor ortaya; Sabetay Varol!
ELİTLERE MARKA
Devam edelim.
Cumhuriyet elitlerine markalaşmaya müsait isimler seçildi. Daha doğrusu tahsis edildi. Eczacıbaşı ismini bir düşünün... Sizi çalıştığınız sektörde baştan lider ilan ediyor.
Veya sportif iddiasını soyadıyla avaz avaz bağıran Ali Sami Yen'i düşünün... Nasıl iddialı ve avantajlı başlıyorsunuz hayata!..
Bazı siyasilerimiz ise aileleri tarafından alınan soyadını beğenmediler. Değiştirdiler.
Süleyman Sami Dolaksızoğlu Süleyman Demirel'e, Adnan Ertekin ise Adnan Menderes'e döndü. İlk kadın başbakanımız Tansu Çiller ise soyadını kocasına verdi. Özer Uçuran Bey, Özer Çiller oldu. (Ünlü ittihatçı Kara Vasıf'ın ailesi ise babalarının kurduğu ilk mücadele örgütü olan Karakol soyadını aldılar.)
Halka kalan garip isimler
Elİtler böyleyken halk ne yaptı dersiniz? Türk Dili Araştırma Kurumu listeler hazırladı. Soyadı bulmakta güçlük çekenlere kolaylık olsun diye hazırlanan listeler çok tuhaflıkları da barındırıyordu.
Örneğin, kurumun 22 Kasım 1934 tarihli listesinde bakın ne ilginç isimler var? Kabak, Kağır, Kadıncık, Karaöküz...
Bununla da bitmedi. Okuma yazma bilmeyen vatandaş, jandarma zoruyla nüfus müdürlüğünün yolunu tuttuğunda, nüfus memuru elindeki Türk Dili Araştırma Kurumu'nun alfabetik listesine bakarak sırada ne varsa onu gelen vatandaşa verdi. Artık şansınıza!..
1934'ün bürokratları arasında en keyifli mücadele, düzgün soyadı kapma yarışıydı. Çünkü tüm memurlara yıl sonuna kadar bir soyadı tescil ettirmeleri zorunlu kılınmıştı. Bakın 24 Kasım 1934 tarihli Cumhuriyet gazetesinden bir haber... Vali Bey'in Kültür soyismini almasından sonra Belediye Reis Muavini Hamit Bey de Oskal soyadını uygun görmüşlerdir. Diğer muavin Nuri Bey ise soyadı aramakla meşguldür. Bir gün sonraki gazetede ise Sanayi Birliği Genel Sekreteri Nazmi Bey'in kendisine soyadı olarak 'Çetin'in önerildiğini ancak çok sert geldiğini daha yumuşak bir isim aradığı haberini okuyoruz. Nazmi Bey'i doğrusu merak ettim. Daha sonra kendine nasıl bir yumuşak soyadı buldu acaba?
Gelelim Atatürk soyadına... Daha önce yazmıştım. Şimdi biraz daha açayım. Mustafa Kemal'e Atatürk soyadını veren kanun 24 Kasım 1934'te yürürlüğe girdi. Kanun metni aynen şöyleydi. 'Mustafa Kemal öz adlı reis-i cumhurumuza Atatürk soyadı verilmiştir.' Yıllar sonra bazı cingöz yazar tayfası hemen buradaki Mustafa Kemal öz'e balıklama atladı. Ve yazmaya başladılar. Mustafa Kemal'in Atatürk'ten önceki soyadı Öz'müş diye. Dahası bu yanlış ve saçma bilgi o kadar yayıldı ki neredeyse ilkokul müfredatlarına girecek hale geldi. Mynet ödüllü bulmaca yaptı, bir anaokulu öğrencilerine ders diye okuttu. Doğrusunu tahmin etmişsinizdir. Metinde 'öz adı Mustafa Kemal olan' demek istiyordu.
Evet özetleyecek olursak... Her zamanki adaletsizlik soyadında da oldu. Önce elitlere ve asil ailelere yağlı ballı soyadları dağıtıldı. Sonra kalan siyah Türklere ise listeden ne denk gelirse o soyadı olarak takıldı. Çok tuhaf soyadları da buradan yadigar kaldı. Yalak, Memeci, Hıyarcı, Dönek, Sıçan, Delik, Korkak Kıro, Damarlı, Kalça, Damızlık, Eşekcanbazı, Öküz, Tavuk, Gıcık, Öldürür, Şebek, Eşekçalan, Deveseven, Patlıcan...
Ha bir de, aile lakabımız diyerek onun şemsiyesi altına sığınanlar var. Onlar da son anda kazadan kurtulan gri Türkler olsun... Ama iş dünyasında soyadınızın Berkman olmasıyla Eşekcanbazı olması arasındaki farkı isterseniz anlatmayayım.
NASIL 'HACIR' OLDUK?
Biliyorum merak ediyorsunuz. Peki ya senin soyadın nasıl verildi, anlamı nedir diye? Ben de aile lakabı şemsiyesinin altına sığınanlardanım. Çünkü bizim aile olarak kullandığımız lakap Hacıoğlu'dur. 1934'teki yasaya göre soyadımızdan 'oğlu' ekinin çıkarılması istenmiş ve aile büyükleri de kelime kökünden ayrılmamak için Hacır soyadını almışlar. Kalabalık sülalemizin bir kısmı dava açarak tekrar Hacıoğlu'na döndü. Biz ise Hacır'da kaldık.
Kasapoğlu, Kesici'ye dönüşmüş
Yakın dostum eski Milletvekili İlhan Kesici'nin gerçek soyadını önceden bilmezdim. Sormak da hiç aklıma gelmemişti. Ama Emine Işınsu'nun İlhan Bey için yazdığı Canbaz adlı kitabını okuyunca aile soyadlarının Kasapoğlu olduğunu öğrendim. Kasapoğlu'ndan Kesici'ye geçiş anlamlıydı.
Gürkan Hacır
http://gurkanhacir.com/blog/2011/7/24/bana-soyadini-soyle-sana-kim-oldugunu-soyleyeyim
ilk yorumu sen yap
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.