**
'Atatürk eşcinsel (gay) miydi?' diye sorulmuşsa, savcı ne yapacak? ''Ne var bunda? Bu suç değil?'' dedi ve baskılara, medya lincine boyun eğmeyip hukuka uydu. Sonra hakim de "EVET, BU, SUÇ DEĞİL" dedi, savcıyı tasdik etti ve beraat verdi. Asıl önemli olanı, bu aşamadan sonra bile, bu çağdışı, gerici ve yüzlerce delili bile görmezden gelebilen yobaz Kamalistler neyi kabullenebildiler?
***
NASIL İŞLERİNE GELİRSE...
Afet İnan ile Adıtürk'ün arasında bir cinsi birliktelik, bir dost hayatı iddiası hakaret ve suç ise, bu suç kime karşı işlenmiş bir suçtur? Adıtürk'e karşı işlenmiş bir suç mudur, Afet İnan'a karşı işlenmiş bir suç mudur? Her ikisine karşı işlenmiş bir suç mudur ve bu, hukuk sistemimize göre de bir suç kabul edilmekte midir yoksa delil tanımaz yobaz Adıtürkçülerin keyfine uyulup da bu, suç mu kabul edilmelidir?
Adıtürk denilen Sabetayist gizli Yahudi şahsın, hayatı boyunca evlilik dışı, nikah dışı dost hayatı yaşadığı çok sayıda kadının var olduğu, inkarı mümkün olmayan somut deliller ile meydandadır. Bunlardan birkaçını, Adıtürkçüler de inkar etmemektedirler ve hatta bunlarla övünmektedirler.
O halde samimiyetle konuyu biraz inceleyelim...
Başta 'manevi kızım' dese de, akil ve baliğ olmuş ya da günümüz kriteri ile 18 yaşından gün almış biri ile sonradan evlenmeyi tercih etmesi suç mu olurdu, ahlaksızlık mı? Manevi kız, öz kız mıdır, kan/akrabalık bağı var mıdır, nikah haram mıdır? Ve bu, kime, neye göre suç ya da ahlaksızlık olurdu? Bu gibi bir hadise yaşanıp, manevi evlat olarak alıp, sonra nikah kıymak istendiğinde, hukuk sistemimiz buna mani mi olurdu? Şu anda benzeri hadiseler oluyorsa, mani oluyor mu? Bu hukuk sistemi, gelin ile kayınpederinin evlenmesine bile izin verdi. Gelin-kayınpeder evliliğine, yapılan itirazı değerlendiren yargıtay da, itirazın üzerine geçen 13 sene sonra, Eylül 2014'te "olur" verdi, nikahı onadı, hukuka uygun buldu. Ne olacak şimdi? Manevi evlat falan değil, öz evladının hanımı ile ve evladı da sağ iken bir kimsenin nikah kıymasına izin verdi.
Konuyu Kamalistlerin büyük çoğunluğu gibi şahıslara, vak'alara ve işimize gelip gelmediğine göre değil, dürüst, medeni insanlar gibi biraz daha inceleyelim...
Evlilik/nikah dışı birlikte yaşamayı, evlilik kadar normal görenler, sabah akşam milletin kafasını "Cinsel tercihlerimde, yaşam tercihlerimde özgürüm", "Benim bedenim, benim kararım", "Çocuk yaparım, evlenmem, sana ne!" diye diye şişirenler, şimdi neyin mücadelesini veriyorlar? Bu nasıl bir iki yüzlülük? Bu nasıl bir samimiyetsizlik?
Bir kimsenin, hukuken evlenmesine, nikah kıymasına mani bulunmayan 18 yaşından büyük birine önce "manevi evladım" deyip sonra nikahsız birliktelik yaşadığı iddiasını, bu zihniyetteki insanların bile hakaret kabul etmesi iki yüzlülüktür... Herkes bu iddiayı hakaret kabul etse bile bunların karşı çıkıp hakaret kabul etmemesi gerekir. Üstelik an itibari ile bu ülkenin hukuk sisteminde, evlilik/nikah dışı sevgili hayatı suç da, yüz kızartıcı eylem de değildir.
Düşünün ki bu ülkede eşcinsellik de serbest ve yüz kızartıcı bir eylem değil ama eşcinselliğini bir vakitten sonra hiç kimseden saklamamış ve cihana duyurmuş olan, eşcinselliğini sık sık latife mevzusu bile yapmış olan ve eşcinsel olduğuna dair de somut çok sayıda tarihi ispat bulunan Adıtürk'e "Eşcinseldi" demek değil, "Eşcinsel miydi?" diye sormanın bile suç olduğunu iddia edebiliyorlardı. Ne yazık ki, çoğunluğu "Ne var bunda, bu suç değil" deseler de, bazı ibneler de bunun suç olduğunu iddia edebildiler. Sanki herkesin yasalar önünde eşit olduğunu söyleyen Anasaya'mız değilmiş gibi "Söz konusu olan Atatürk'tür. Bu suçtur.' diyorlardı. Netice ne oldu? Hukuk/adalet galip geldi ve beraat ettik.
Bütün bunlar, çok çirkin, çok samimiyetsizce, çifte standartlı davranışlar. Dahası da var ki, 5816 sayılı olup Sabetayist Adnan Menderes ve gizli ihanet çetesinin ürünü olan, dünyaca meşhur bir Yahudi hukukçuya, hem de adam "Böyle bir yasa olmaz. Bu hukukun en temel normlarına bile aykırı. Şahsa özel kanun yazılamaz. Kanun ölülerin hakkını korumaya alamaz. Kaos çıkar" deyip durduğu halde, siyasi baskılar ile zorla hazırlatılan ceza maddesi, yani bilinen adı ile Adıtürk'ü koruma kanunu, ispat edilmiş tarihi gerçeklerin somut delilleri ile birlikte dillendirilmesini, anlatılmasını değil, ispat edilememiş iftiraları ya da hakareti suç sayıyor.
Bazı çevreler tarafından, tamamen siyasi çıkarlar gereği, öyle bir hava oluşturuluyor ki "Söz konusu Adıtürk'tür. Senin ispatın, şahidin, yerli yabancı kaynaklardan onlarca hatta yüzlerce delilin umurumda değil. Benim tapındığım adamın eksiklerini, hatalarını, suçlarını anlatamazsın. Anlatmayacaksın. Bana çok faydalı olan bu adamı ve rejimi yıkamazsın. Ben de biliyorum neyin ne olduğunu ama benim elimde başka malzeme kalmaz." havasına giriliyor. Üstelik bunların ağzından çağdaşlık, ilericilik, hukukun üstünlüğü gibi tabirler de hiç düşmüyor.
Bunlar gayr-i medeni tavırlar. Bunlar samimiyetsizlik. Bunlar, Türk ve İslam düşmanı çevrelerin, kendilerini Türk ve Müslüman göstere göstere sergiledikleri, çıkara dayalı tavırlar. Ve bu tavır, bu zihniyet iyice sıktı bu milleti...
Şu kadar basın ve medya kuruluşunda "Hakaret" diye diye bu mevzuda haber yapan ama neyin hakaret olduğuna dair doğru düzgün yorum bile yapamayan, köşe yazısı bile yazamayan, malum programda delil olarak sunulanların bir tekini bile çürütemeyen, en küçük bir tarihçilik tavrı, çabası bile sergileyemeyen herkes bir araya gelsin, bizden bir kişiyi karşılarına çıkartalım, bir canlı yayın yapılsın, alem izlesin. Hakaret mi, ispatlı hakikat mi, suç mu, bilim mi, herkes öğrensin...
Hala dillerinde "Rıza Nur'un iftiraları bunlar" cümlesi... Ne Rıza Nur'u? Yerli yabancı yüzlerce ciddi kaynak var ve "Büyük hakaret" diye diye haber yapanlar, ne acıdır ki, bu kaynakları bunca senedir gördüler, bildiler, haberdarlar ama bu adice tavrı sergiliyorlar. Üstelik biz dahil çok sayıda kişinin, uzun yıllardır yargılanıp beraat ettiğini, programda kaynak gösterilen eserlerin de daha önce yargılamalar ile yasaklanmak istenip beraat ile neticelendiğini de biliyorlar. Bir de küstahça üste çıkıp herkese küfür edebilecek kadar düşüyorlar. Derhal bu medeniyetsiz, samimiyetsiz, yobaz ve küfürbaz şahısların yargılanması ve toplumun huzuru için toplum içinden çıkartılması, hapsedilmesi gerekiyor.